Doç. Dr. Timuçin EROL

Laparoskopik Cerrahi

Laparoskopik Cerrahi

Laparoskopik (kapalı) cerrahi, karın duvarına yapılan küçük kesiler sonrası genellikle karbondioksit gazı kullanılarak karın içerisinin şişirilmesi ve bu küçük kesilerden yerleştirilen özellikli görüntüleme sistemleri ve el aletleri yardımıyla yapılan cerrahi müdahalelerdir. Teknoloji ve cerrahi tekniklerin gelişmesi ile birlikte günümüzde birçok cerrahi girişim laparoskopik ( kapalı ) olarak yapılabilmekte hatta birçok hastalıkta artık kapalı girişimler altın standart yöntem olarak kabul edilmektedir.

Laparoskopik cerrahinin başlıca avantajları ameliyat sonrası ağrının daha az olması, yara enfeksiyonu ve kesi yeri fıtığı( insizyonel herni ) gelişimi oranlarının daha düşük olmasıdır . Bunun yanında kapalı cerrahi sırasında kan ve sıvı kaybı daha az olmakta, hastaların akciğer kapasitesi daha az etkilenmekte, hastanede kalış süresi, işe dönüş süresi açık cerrahiye oranla anlamlı olarak kısalmaktadır.

Yüksek düzeyde el- göz koordinasyon yeteneği gerektiren laparoskopik girişimlerin öğrenme eğrisi de buna parelel olarak yüksektir. Bu nedenle minimal invazif (kapalı) cerrahi girişimleri uygulayabilmek için ileri düzeyde eğitim gereksinimi vardır. Bununla birlikte laparoskopik cerrahinin uygulandığı merkezin ekibinin deneyimli ve ekipmanının tam olması gereklidir. Günümüzde birçok ameliyat laparoskopik olarak yapılıyor olmasına rağmen bu tekniği kullanan bir cerrahın açık ameliyat konusunda da deneyiminin olması önemlidir. Yapılan ameliyata bağlı olarak her laparosokopik (minimal invazif /kapalı) cerrahi sırasında açık yani klasik cerrahi yöntemlere dönmek gerekebilmektedir. Bu aşamada cerrahın açık cerrahiye dönme kararını doğru zamanda vermesi ve açık cerrahinin gerekliliklerini de eksiksiz olarak yerine getirebilmesi önemlidir. Özellikle onkolojik vakalarda vaka seçimi ve tüm cerrahi ekibin laparoskopi ( minimal invazif/ kapalı cerrahi ) konusunda deneyimli olması sonuçları etkileyebilmektedir. Onkolojik cerrahide laparoskopik cerrahinin onkolojik prensiplerden taviz verilmeden uygulanması hastanın prognozunu belirleyen en önemli faktördür. .