
Kolon kanseri tanısı, çoğunlukla kolonoskopi adı verilen ve barsağın iç kısmının kamera yardımıyla incelendiği işlem sırasında tespit edilen kitlelerden alınan parçaların ( biyopsi), mikroskop altında incelenmesi sonucu konulur. Daha kısıtlı bir hasta grubunda ise tıkanıklık veya kanama gibi acil cerrahi müdahale gerektiren durumlarda ameliyat sırasında tespit edilebilir.
Öncelikle kolonoskopide tespit edilen her polip veya kitle kanser değildir. Bu ayrımın yapılabilmesi ancak alınan kitle veya parçanın mikroskop altında çeşitli boyamalar ile incelenmesi sonucunda mümkündür.
Yapılan bu inceleme sonrasında kanser teşhisi konulması durumunda öncelikle hastanın bu konuda uzman bir ekip tarafından klinik olarak evrelemesinin yapılması gerekir. Bu sırada hastanın detaylı fizik muayenesi, kan tetkikleri ve görüntüleme yöntemlerinin bir arada değerlendirilmesi sonucunda hastalığın yaygınlığı ve hastanın klinik durumu göz önüne alınarak ameliyat veya ameliyat öncesinde tedavi (kemoterapi ve/veya radyoterapi) verilmesi kararı verilir.
Erken dönemde tespit edilen ve bir takım iyi özellikler taşıyan kanserler endoskopik olarak çıkartılarak tedavi edilebilir. Daha ileri hastalıklarda ise hastalığın barsak duvarındaki yayılımı, lenfatik sisteme veya uzak organlara yayılım durumuna göre seçilecek tedavi planlanır.
Kolon kanseri, hastaların bir kısmında hastalık yaygınlığına bağlı olarak ameliyattan önce kemoterapi/ immunoterapi ( akıllı ilaç ) verilmesi söz konusu olabilir. Ancak kolon kanseri hastalarının çoğunluğunda önce ameliyat, ameliyat sonrasındaki patolojik incelmeye göre de ek tedavi verilmesi söz konusudur.
Rektum kanserlerinde ise yine tümörün yaygınlığına göre ameliyat öncesinde tümörün küçültülmesi ve ameliyat sonrasında nüksün azaltılması amacıyla kemoterapi ve radyoterapi (ışın tedavisi) ameliyattan önce verilebilmektedir. Bu tedavilerin yanıt değerlendirmesi sonrasında ise hastalar ameliyat edilmektedir. Kısıtlı bir hasta grubunda ameliyat öncesi verilen tedaviler sonucunda tümör tamamen kaybolabilmekte ve bu hastalar ameliyat edilmeden yakın takibe alınabilmektedir.
Kolorektal cerrahi oldukça özellikli bir cerrahidir ve gerek ameliyatın kendisi gerekse ameliyat sonrasındaki takip süreci deneyim ve bilgi birikimi gerektirir.
Kolorektal kanser ameliyatlarında temel amaç, kanserli bölgenin bu bölgeyi besleyen damarlar ve tümörün yayılabileceği lenf bezlerinin tamamını içerecek şekilde ve tümörden emniyetli mesafede cerrahi sınır sağlanarak, gerekirse çevre organları da içerecek şekilde çıkarılmasıdır. Bu ameliyatlar deneyimli ekiplerce açık veya kapalı yöntemler ile (laparoskopik veya robotik/robot yardımlı cerrahi) yapılabilir.
Bu ameliyatlar büyük ve özellikli ameliyatlardır. Tümörlü bölgenin uygun şekilde çıkarılması ve mümkünse sindirim sisteminin devamlılığının sağlanması amaçlanır. Bu ameliyatlar çoğunlukla genel anestezi altında yapılır.
Kalın barsak içerisinde yer alan bakteriler nedeniyle bu ameliyatlardaki enfeksiyon riski meme, tiroid veya fıtık ameliyatları gibi ameliyatlara göre çok daha yüksektir. Bu riski en aza indirmek için bu ameliyatlar öncesinde ağızdan antibiotik verilmesi ve barsak temizliği adı verilen barsak içeriğinin tamamen boşaltılmasını sağlayan çeşitli ilaçlar kulanılması gerekebilir. Yine ameliyat sırasında barsak içeriğinin dışarıya bulaşmasını önleyecek şekilde önlemlerin alınması gerekemektedir.
Kolon ameliyatlarının bir çoğunda sindirim sisteminin devamlılığını sağlamak mümkünüdür. Bu amaçla barsaklar birbirine dikiş veya stapler adı verilen cihazlar yardımıyla eklenir. Bu ekleme işlemine anastomoz adı verilir. Kolon ameliyatlarının en korkulan komplikasyonlarından biri bu anastomoz hattından sızıntı olması ve barsak içeriğinin karın içine yayılmasıdır. Bu nedenle anastomozun, kaçak olasılığını en aza indirecek şekilde uygun teknikle yapılması gerekmektedir.
Bazı durumlarda anastomozun, yani ek yapılan bölgenin iyileşmesine kadar geçecek süre içerisinde barsak içeriğinin bu bölgeye geçmesini önlemek amacıyla barsağın geçici olarak karın duvarına ağızlaştırılması gerekebilir. Bu sürede barsak içeriği karın ön duvarına açılan ve ostomi adı verilen bölgeden bir torba içerisine alınır. Anastomozun iyileştiğinden emin olunduktan sonra ostomi kapatılır.
Kalın barsak ameliyatı kararı verildikten sonra, hasta ameliyat hakkında detaylı olarak bilgilendirilmelidir. Ameliyatın faydaları ve ameliyat sırasında ve sonrasında karşılaşılabilecek durumlar hakkında detaylı olarak bilgi verilmelidir. Bu dönemde tıbbi olarak acil gereklilik yoksa kişinin düşünmesi ve rahat bir ortamda karar vermesi sağlanmalıdır.
Anestezi uzmanı tarafından ameliyat öncesinde değerlendirilen hasta ameliyat öncesi hazırlıklar tamamlandıktan sonra ameliyata alınır. Ameliyat sonrasında hastaların büyük çoğunluğu yoğun bakım ihtiyacı olmadan serviste takip edilebilir. Bu dönemde hastanın ihtiyacı olan sıvı ve ağrı kesiciler damar yoluyla verilir. Takip eden günlerde hastanın klinik durumu değerlendirilerek ağızdan beslenmesi mümkün olan en erken zamanda başlanır ve normal seyir halinde 5-7 gün içerisinde hasta taburcu edilir.
İlk başlarda daha çok sıvı ağırlıklı beslenme önerilir ve hasta tolerasına göre normal diyete geçilir. Bu dönemde hastanın ihtiyacına göre ek beslenme tedavileri ve egzersiz programları önerilir. Taburculuk sonrasında da hastanın takibi devam eder ve patoloji sonucuna göre ek tedavi planı yapılır. Hasta evinde olduğu dönemde hekimine 24 saat ulaşabilmelidir.